Skip to main content

Ciplak ayak yuruyusu- Blotevoetenpad..



Gectigimiz hafta okulda bir aktivite icin duyuru yapilmisti ciplak ayakla doga yuruyusu ile ilgili. Dogada olmayi cok sevmeme ragmen, isinmak bilmeyen havalardan dolayi fazla hevesim yoktu. Buz gibi havada ciplak ayakla yurumenin iyi olmayacagini dusunmustum. 

Bugun ise mucize gibiydi, 8-10 derecelerde gezen sicaklik buralarda gormeye pek alisik olmadigimiz sekilde 25 dereceye kadar cikmisti. Sicak ve gokgurultulu (?) olacagi soyleniyordu hava durumunda..

Sabah dokuz gibi okulda bulustuk. Bir kac arabaya dolustuk, dustuk yollara.. Cem ve Nese'nin disinda iki Afrikali arkadasimiz daha bizimleydi. Arabada Cem Karaca cdsi bulunca onlara kisaca tanittik ve dinlemeye basladik cdyi, bir yandan da biz Turkler olarak soylemeye. Bir baktik 60 yasindaki sinif arkadasimiz Jean Pierre "namus belasina gardas verdigimiz can bizim'' diye diye sarkiya eslik ediyor sadece duydugunu soyleyerek :)

Eglenceli, sarkili turkulu bir yolculugun ardindan Zutendaal'a vardik. Yuruyus sonrasi yapacagimiz piknigin malzemelerini birakarak, biletlerimizi aldik.





Bu aktivite icin sadece ciplak ayakla girilebilen 3 kilometrelik bir yol hazirlanmis. Giriste ayakkabilarinizi ve coraplarinizi cikarabileceginiz bir alan ve esyalari koymak icin dolaplar var.

Burdaki hazirliklarimizi tamamladiktan sonra kucuk bir maceraya basladik. Toprakta, kumda, sularin icinde, camurda yuruduk, koprulerden gectik, kuleye ciktik. Her sey o kadar guzeldi ki, inanilmaz eglendik. Butun stresimizi topraga biraktik, huzur bulduk. Farkli yaslarda, farkli ulkelerden insanlardan olusan guzel bir grupla doganin tadini cikardik.

Bugun icin yagmur beklendiginden ve bu gezi guzergahi icin agir ve buyuk bir fotograf makinesini tasimak zor olacagindan makinemi almadim yanima.. Fotograflar telefonla cekildiginden bazilarinda netlik problemi oldu, bir de ayaklarimin fazla beyaz olmasindan bazi fotograflarda isik patlamasi soz konusu :)) Baska fotograflar geldiginde yeni bir postta paylasabilirim.




































Yuruyus guzergahinin icinde bir de labirent vardi. Kucuk gibi gozukmesine ragmen merkezine ulasmak icin baya bir yol gitmek gerekiyor, don don bitmiyor. Gitmesine gittik ama cikarken ayni yolu geri yurumedik, kestirme yol kullandik :)






Asagidaki fotografta goruldugu uzere sevimli bir ogretmenimiz var, iyi niyetli ve ilgili, sinifimizdaki diger herkes gibi :)







Giderek artan bir populasyonla sinif fotografi cektirdik labirentin merkezinde..







 Gelemeyen uc arkadasimiz disinda sinifimiz..






Belcika neredeyse hic yukseltisi olmayan bir ulke. Neyse ki boyle kulelere cikip biraz olsun yukaridan bakabiliyoruz cevreye :P Tahta merdivenleri cikarak dogayi yesillikleri izledik tepeden.


























Guzergahta bir de tunel vardi. Yerin altinda oldugumuzu hissettiren duzenlemeler yapilmis asagida, bir kismi topragin altina girmis kurt, bocek, kostebek, bitki yumrulari gibi. Zaten yuruyusumuzun en hareketli kismi bu tunelden cikinca basladi. Tunelden cikar cikmaz yagmur yagmaya basladi. Yolun bir kac yuz metrelik kismi ise yarim metreden fazla derinlikteki sudan olusuyordu. Yagmur bir yandan dizlerimizin ustune kadar girdigimiz su bir yandan guzelce islandik. Yemyesil doganin icinde mis gibi yagmur ve toprak kokusu, harikaydi. Tabi o arada fotograf cekemedik.





Yagmur dindikten sonra da bize ters yonden akan derin olmayan suya karsi yuruduk. Cikisa vardigimizda da temizlenip kurulandik ve piknik faslina gectik. Herkes bir seyler hazirlayip getirmisti, hepsi cok lezzetliydi. Bir yandan yedik bir yandan muhabbet ettik. Masadakilerin hepsini silip supurunce evlerimize dagildik.










Bu aktivitenin internet sayfasinda bir de tanitim videosu var. Her seyi gostermese de nasil bir sey olduguna dair bir fikir verebilir.

                                



http://www.lieteberg.be/blotevoetenpad/blotevoetenpad.htm

Comments